Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği


Video Portal

Değerli Meslektaşlarımız,

Bildiğiniz üzere 26 Ağustos 30 Ağustos tarihleri Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda ve bağımsızlığında son derece önemli bir yer almakta ve bu hafta zafer haftası olarak kutlanmaktadır. 

Biz de TOTBID Yönetim Kurulu olarak şanlı tarihimizin bu dönemini aydınlatacak üç adet yazıyı sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. 

Bugünden itibaren 28 ve 29 Ağustos tarihlerinde bu üç paylaşımla az bilinen şanlı tarihimizin bu sayfalarını değerli yazılarla sizlerin bilgisine sunmaktan mutluluk duyuyoruz. İyi okumalar dileriz. 

Bu anlamda aziz şehitlerimizin başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ruhları şad olsun. 

Yaşasın 30 Ağustos şanlı zaferi!  

TOTBİD Yönetim Kurulu 

 

Naim Babüroğlu: 26 Ağustos öncesi gizlilik ve aldatma planları (Taarruzu savaştan önce beyniyle kazandı) 

Sakarya Meydan Muharebesi’nin zaferle sona ermesinin ardından Büyük Taarruz’a kadar geçen 11 aylık hazırlık süreci Türk ordusunun savaş stratejisinin de değiştiği bir dönemdi. Bu süreçte izlenen taktik ve hazırlıkları Em. Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu kronolojik sırayla kaleme aldı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Em. Tuğg. Dr. Naim Babüroğlu

Türk İstiklal Mücadelesi, üç değişik olayın bir bütünüdür. Bunlar ihtilal, İstiklal Savaşı ve devrimlerdir. Bu olayların başlangıç ve bitim tarihleri şöyle sıralanabilir:

İhtilal: Başlangıç tarihi, 22 Haziran 1919 günü Amasya Genelgesi’nin yayımlanmasıdır. 23 Nisan 1920 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışıyla meşruiyet kazanmıştır. 30 Ekim 1922’de, Osmanlı Devleti’nin son bulduğuna dair yasanın kabulü ile tamamlanmıştır. 

İstiklal Savaşı: 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgaliyle başlar; 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Ateşkes Antlaşması’yla askerî harekât son bulur. 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla İstiklal Savaşı amacına ulaşır. 

Devrimler: İhtilalin başladığı ve hedefinin ortaya konulduğu Amasya Genelgesi ile başladığı kabul edilebilir. Bitim tarihi yoktur. Atatürk’ün, Türk gençliğine emanet ettiği bu evre sonsuza kadar sürecektir. 

3 cephede 3 askeri Strateji 

İstiklal Savaşı’nda üç cephe vardır. Doğu, Güney ve Batı cepheleri. Her cephede ayrı strateji uygulanmıştır. Güney Cephesi: Gerilla harbi stratejisi ile stratejik savunma. Doğu Cephesi: Stratejik taarruz. Batı Cephesi: Sakarya Meydan Muharebesi sonuna kadar stratejik savunma, Sakarya Meydan Muharebesi sonundan itibaren stratejik taarruz ve kesin sonucun alınması. 

Güney Cephesi: Fransızlar, 1 Kasım 1919’dan itibaren Antep, Maraş ve Urfa’yı İngilizlerden devralmaya başlamışlardı. Milli kuvvetlerle çarpışmaların başlama tarihi ise 23 Kasım 1919’dur. Muharebelerin başarı ile sonuçlandırılması üzerine 30 Mayıs 1920’de Fransızlarla Ankara’da ateşkes anlaşması imzalandı. 25 Aralık 1921’de Antep, 30 Aralık 1921’de Kilis kurtarıldı. Savaşı çoğunlukla halkın yaptığı Güney Cephesi’ndeki harekât Batı Cephesi’ne göre daha çok gerilla savaşı niteliğindedir. 

Doğu Cephesi: İstiklal Savaşı’nın başında gücünü bir ölçüde koruyan düzenli kuvvetler yalnız Doğu Cephesi’nde bulunuyordu. Bu kuvvetlerin bir an önce serbest kalması için kesin sonuçlu bir harekâta girişilmesi gerekiyordu. Bu nedenle stratejik taarruz uygulanmış ve 2-3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imzalanmıştır. Böylece Doğu Cephesi’ndeki harekât doğu sınırını çizmekle kalmayıp doğunun kuvvet ve kaynaklarının Batı Cephesi’ne tahsisine de imkan vermiştir. 

Batı Cephesi: Batı Cephesi, stratejik manevra bakımından iki safhaya ayrılır. Stratejik savunma ve stratejik taarruz. Stratejik savunma evresinde iki değişik strateji uygulanmıştır. Birinci İnönü Muharebesi’ne kadar düşmanı yıpratmak, geciktirmek, zaman kazanmak ve asgari arazi kaybı esaslarını kapsayan oyalama muharebeleri. Birinci İnönü Muharebesi başından Sakarya Meydan Muharebesi sonuna kadar stratejik savunma ve Sakarya’da mevzi savunması yapılmıştır. 

26 Ağustos 1922’de başlayan stratejik taarruz harekâtı ise 30 Ağustos Başkomutan Meydan Muharebesi’nden sonra “başarıdan faydalanma ve takip harekâtı”na dönüşmüştür. 

Büyük Taarruz hazırlıkları 

23 Ağustos 1921’de başlayıp 13 Eylül’de sona eren Sakarya Meydan Muharebesi zaferinin hemen ardından, 15 Eylül 1921’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tüm yurtta seferberlik ilan eder. Seferberlik emrinde, yenilmiş düşmanı Anadolu’da imha etmek için gerektiğinde askerlik yaşındakilerin silah altına alınacağı bildirilir. 

Seferberlik emrinin uygulanacağı yurt topraklarında 9.5 milyon nüfus, işgal altındaki Batı Anadolu ve Doğu Trakya’da 4 milyon nüfus bulunuyordu. 

Batı Cephesi takviye edilir ve asker mevcudu ilk defa 200 bine çıkar. 

Başkomutan 6 Mart 1922’de ordunun taarruz kararına ilişkin Meclis’te bir konuşma yapar. Hemen ardından Batı Cephesi’ni denetler. 40 gün süreyle tüm komutanlarla görüşür. Tatbikatlar yaptırır. Birliklerin savaşa hazırlık durumunu yerinde tespit eder. 

Lenin’e 10 Nisan 1922’de bir mektup yazar. Mektupta, “Sovyetler’le dostluğun her zaman Ankara’nın temel politikası olacağını” belirtir. 

Başkomutan 16 Haziran 1922’de taarruz kararını, sadece Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü), Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) ve Milli Savunma Bakanı Kazım (Özalp) paşalarla görüşür.

1. Ordu Komutanı Ali İhsan (Sabis) Paşa, İsmet Paşa ve astlarıyla yaşadığı sorunlar nedeniyle 18 Haziran 1922’de görevden alınır. Başkomutan, Ordu Komutanlığı’nı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’ya ve Refet Bele’ye teklif eder, kabul etmezler. 29 Haziran 1922’de 1. Ordu Komutanlığı’na Nurettin Paşa görevlendirilir. 

Beklenmeyen yerden vurdu 

Başkomutan, taarruzun amacını düşmanı imha etmek olarak belirledi. Araç ise amacı gerçekleştirecek olan Türk ordusunun 11 aylık hazırlık sürecinde yeterli bir düzeye getirilmesiydi. 

Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz’da insan iradesini yani direnişi ve doğa şartlarını yenmek gerektiğini biliyordu. Taarruzla direnişi, baskın ve manevrayla da coğrafyayı yenebilirdi. 

“Savaşta asıl amaç düşmanın kuvvetleri değil, savaşı yönetenlerin kafalarıdır” der, İngiliz askeri teorisyen ve tarihçi Liddell Hart… 

Mustafa Kemal da böyle yaptı ve ordunun çoğunu Afyon bölgesine toplamakla savaş için gerekli lojistik destek kolaylığını sağladı. Asıl taarruzu, güney Afyon bölgesinden yaparak baskın etkisi oluşturacaktı. İngiliz desteğindeki Yunanlar, “Ahır Dağları geçilemez engel” diye Afyon güneyinden taarruz beklemediler. Oysa 5. Süvari Kolordusu gerekli hazırlığı yaparak arzu edilen baskın etkisini yarattı. 

Mustafa Kemal Paşa 11 aylık hazırlık sürecinde gizlilik ve aldatmaya da son derece önem verdi. Süvari Kolordusu’nun tüm faaliyetleri gizlendi. Stratejik aldatma sağlayacak şekilde Süvari Kolordusu hem güneye hem de kuzeye intikal edebilir izlenimi vermek için Ilgın’a yerleştirildi. Düşmanı yanıltmak için kolordunun Aziziye’ye (Emirdağ) hareket edeceği, bu amaçla kolordu karargahının hazırlanması telgrafı çekildi. Oysa plan Afyon’un güneyine Ahır Dağları’nı aşacak şekilde tertiplenmişti. 

“SAD” şifresi neyin simgesi? 

Başkomutan, Akşehir’de, 27-28 Temmuz 1922’de İsmet Paşa, Fevzi Paşa, Ordu ve Kolordu komutanlarıyla taarruz planını masaya yatırırlar. Taarruz Planı’na Ekim 1921 itibarıyla “SAD” adı verilmiştir. Planın adı, eski Türkçedeki “SAD” harfinden, Sandıklı kasabasının baş harfinden alınmıştır. 8 Yunan ordusunu bir sandık içine alıp imha etmeyi amaçladığından, Sandıklı adının baş harfi konulur. 

2. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa plana karşı çıkar. “100 bin kişiyi düşmandan habersiz intikal ettiremezsiniz. Baskın niteliği kaybolursa plan çöker” dediği söylenir. “Cephe taarruzu” önerir ve şu ünlü sözü söylediği belirtilir: “Buna karar verenler tarihe karşı büyük vebal altında kalırlar. Adama vatan haini derler. Hepimizi Meclis’in önünde asarlar.” Mustafa Kemal Paşa’nın cevabı sert olur: “Korkmayın Paşam. Tarihe ve millete karşı bütün sorumluluk bana aittir.” 

Toplantıda taarruz hazırlıklarının 15 Ağustos’a kadar bitirilmesi emri verilir. Gizlilik ve aldatma kapsamında, 28 Temmuz 1922’de ordu birlikleri arasında Akşehir’de futbol maçı düzenlenir. Asıl amaç komutanların da maça katılmasıyla gece yarısı yapılan taarruz toplantısının gizlenmesidir. Bundan sonraki gelişmeler şu sırayla ilerler: 

Sahte çay ziyafeti 

4 Ağustos: Hükümet’e taarruz kararı bildirilir. 

6 Ağustos: Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa komutanlara gizli olarak taarruz emrini verir. 

14 Ağustos: Afyon’un doğusunda, 2. Ordu emrinde bulunan iki kolordu, yani yaklaşık 55 bin asker, gizlice Afyon’un güneyine, asıl taarruz bölgesine intikal ettirilmeye başlanır. İntikal gece yapılacak ve 10 gün sürecektir. 

17 Ağustos: Gizlilik ve aldatma kapsamında Ankara’da büyük bir çay daveti verileceği ve yüksek rütbeli komutanların Ankara’ya hareket ettikleri haberi yayılır. Oysa Başkomutan, bu aldatma haberi yayıldığında cepheye Akşehir’e gelir. 

21 Ağustos: Aldatma planı gereği Çankaya’da çay daveti haberi Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanır. Bu arada hazırlık döneminin ilginç notlarından biri de Mustafa Kemal Paşa’nın cephede dahi okumayı sürdürmesidir. Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanını 21-22 Ağustos günlerinde okur ve çok beğenir. 

24 Ağustos: Başkomutan ve komutanlar Akşehir’den ayrılarak Kocatepe’ye daha yakın bir nokta olan Şuhut kasabasına gelirler. Türk komutanları Şuhut’a vardıklarında Yunan komutanlar Afyon Orduevi’nde düzenlenen baloya katılıyorlardı. Başkomutanın gizlilik ve aldatma planı böylece istendiği gibi sonuç vermişti. 

25 Ağustos: Başkomutan komutanlarla birlikte taarruzun sevk ve idare edileceği Kocatepe eteğinde çadırlı ordugaha geçerler. Aynı gün saat 12.00’de İsmet Paşa, ordulara ve Kocaeli Grubu’na taarruz emrini gönderir. 

26 Ağustos: Gecenin karanlıkları içinde Kocatepe’ye hareket ederler. Saat 5.30’da, dünya savaş tarihinin en haklı, en meşru ve en kutsal savaşlarından biri olan Büyük Taarruz Mustafa Kemal Paşa’nın komutasında, topçu ateşiyle başlar. 

Son söz… 

Büyük Taarruz strateji, baskın ve manevraya dayandırılmıştır. Düşmanı beklemediği yerden vurmuş, aldatma ve gizlilik önlemleri ile Türk ordusunun taarruza hazır olmadığı haberleri yayılmıştır. 

Mustafa Kemal Paşa 41 yaşındadır. Napolyon, Büyük Friedrich, Moltke, Clausewitz gibi strateji ustalarını ve uygulayıcılarını çok iyi inceleyen Başkomutan, savaşın ve stratejinin ustasıydı. Ama barışın da efendisi…  

Naim Babüroğlu'nun özgeçmişi 

Dr. Naim Babüroğlu, 1981 Kara Harp Okulu mezunu. Kara Harp Akademisi’ni bitirdi. Kuveyt ve Irak’ta BM askeri gözlemcisi, Belçika’da NATO Karargâhı’nda kuvvet plan subayı olarak görev yaptı. 2011’de tuğgeneral rütbesiyle emekli oldu. Harp Akademileri Komutanlığı’nda Ulusal Güvenlik ve Uluslararası İlişkiler dalında yüksek lisansını tamamladı. Konya’daki Necmettin Erbakan Üniversitesi Tarih Bölümü’nde doktorasını yaptı. Halen İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi olan Babüroğlu’nun özellikle Milli Mücadele tarihi ve Atatürk üzerine yazılmış kitapları bulunuyor. 

4 gün kala ÇALIKUŞU 

Taarruz döneminde Mustafa Kemal Paşa’nın refakat subayı olan Binbaşı Mahmut Bey, Akşehir’deki karargah günlerine ilişkin notları arasına şu enteresan bilgiyi de kaydeder: 

21 Ağustos 1922: Düşmanda bir hassasiyet var. Bizim tarafta fevkalâde bir hareket, bir şey olduğunu hissetmiş gibi… Temenni edelim ki asıl hedefi keşfetmemiş olsun. İki gündür Paşa, Çalıkuşu’nu okuyor. Öyle beğendi ve sevdi ki… Büyük hareketlerin arifesinde böyle bir şey okumak da çok dinlendirici. 

22 Ağustos 1922: Bugün de Akşehir’deyiz. Paşa, daireden çıkmadı. Akşama kadar Çalıkuşu’nu okudu. Çok memnun oldu, takdir etti.  

 

Naim Babüroğlu'nun yazısından alıntıdır. 

 

Dipnotlar

Harp Akademileri Komutanlığı, Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Sonuçları, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 1981, s. 120-121.
Suat İlhan, Harp Yönetimi ve Atatürk, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1987, s. 49.
Suat İlhan, a.g.e., s. 50.
Suat İlhan, a.g.e., s. 49-50.
Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1996, s. 53.
Ahmet Yavuz, Başkomutan, Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul, 2021, s. 370.

Ahmet Yavuz, Başkomutan, Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul, 2021, s. 373. 8 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 1. Kitap, s. 48, 56. 

Kaynakça

  • Artuç, İbrahim, Büyük Dönemeç Sakarya Meydan Muharebesi, Kastaş Yayınları, 1985.
  • Atatürk, Mustafa Kemal NUTUK, (Yay. Haz. Taha Mazman), Toplumsal Çözüm Yayınları, İzmir, 2009, s. 43; Hamza Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, Savaş Yayınları, Ankara, 1990.
  • Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt I, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara, 1961.
  • Atay, Falih Rıfkı, Çankaya, Sena Matbaası, İstanbul, 1980.
  • Erikan, Celal, Kurtuluş Savaşı Tarihi, (Yay. Haz.: Rıdvan Akın), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2008.
  • Eroğlu, Hamza, Türk İnkılap Tarihi, Savaş Yayınları, Ankara, 1990. -Görgülü, İsmet, Ana Hatlarıyla Türk İstiklal Harbi, Kastaş Yayınevi, İstanbul, 1999.
  • Harp Akademileri Komutanlığı, Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Sonuçları, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 1981.
  • İlhan, Suat, Harp Yönetimi ve Atatürk, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1987.
  • Papulas ve Trikopis, Yunan Generallerin İtirafları, (Haz.: Suat Akgül), Berikan Yayıncılık, Ankara, 2004.
  • Sarıhan, Zeki, Kurtuluş Savaşı Günlüğü II, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1994.
  • Şimşir, Bilal N., İngiliz Belgeleriyle Sakarya’dan İzmir’e, Milliyet Yayınları Tarih Dizisi: 21, Sıralar Matbaası, İstanbul, 1972.
  • Yavuz, Ahmet, Başkomutan, Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul, 2021.
  • Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 1.Kitap.Yılmaz, Veli, Yakın Dünya Harp Tarihi Özetleri, Harp Akademileri Yayınları, İstanbul, 1993.
© Tüm hakları Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği’ne aittir.
Loading...

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...